YÜKSEK AHLAK DOKTRİNİBu doktrin, modern toplumun mevcut durumunun sebeplerine bir çeşit bakıştır, temel değer yönlerini belirler, temel kavramlarını verir, ideolojik krizden çıkış yolunu sunar. Doktrin yüksek ahlaklı bir toplumun kavram ideolojisini içerir ve aşağıdakilere bir temel oluşturabilir: - Hükümet politikasını belirlenmesinde; - Yasal alanı geliştirilmesinde; - Ahlakı yükseltmek için hedef programları geliştirmesinde. I. Toplumun bulunduğu şu anki durumun sebepleri.Modern toplum küresel bir kriz içindedir. Siyasi, ekonomik, tarım, sağlık, aile, insan ilişkileri vs. bu her alanda kendini göstermekte. Bir krizin temel nedeni, bir bütün olarak toplumda olduğu kadar toplumu oluşturan üyelerde ahlakın azalmasında veya eksikliğindedir. Dahası ahlaki yön, hemen hemen tüm ülkelerin anayasaların temelini oluşturur, ahlaki temeller bütün felsefi öğretilerde, dünyadaki tüm büyük dinlerde mevcuttur. Ancak, "teori" ile "pratik" arasında büyük bir uçurum vardır. Bunun sebebi nedir? Bizler bunu Evren ile ilgili temel bilgilerin eksikliği ve bu bilgisizliğin bir sebebi olarak gelişmekte olan her toplumun temelinde yatan esas kavramların değiştirilmesinde görüyoruz. Modern toplum (bazı alanların dışında) gelişmekten ziyade, bir bütün olarak yozlaşmaktadır. Bu, genellikle maddi refah alanında bulunan aşırı isteklerin ve haz alma arzusunun şişirildiği tüketim toplumudur. İnsanların ana önceliği kazançtır ve temel kavramlar zıt anlamlarıyla yorumlanıyorlar. Tüketim toplumun ve yüksek ahlaklı toplumun temel anlam kavramlarının karşılaştırılması, tüm dünya ülkelerini saran küresel krizden çıkışı görmeye yardım edecektir. II. Tüketim toplumunda ve yüksek ahlaklı toplumdaki mevcut temel kavramlar.Tanrı" kavramı. Tüketim toplumunda bu kavram kişinin tüm yaşamını belirleyen, mutlak değerler kaynağı olarak algılanmamaktadır. Bunun yerine fetişizm, maddi değerlere tapınma büyütülmekte, para kültü egemendir. "Fast food" psikolojisi inanç konularında da kendini göstermektedir. Tanrı’ya ibadet çoğu zaman yalnızca ritüellere uymak karakterini taşır. Objektif olarak Tanrı - Evreni yöneten Yüce Yasadır. Her şey bu Yasa'ya tabidir. Onu takip etmek bireye ruhsal ve ahlaki planda gelişmesine olanak tanımaktadır. Tanrı'nın varlığı sorusu dini ve felsefi düşünce alanından, yavaş yavaş bilimsel araştırma alanına doğru kaymakta. Dünyada çok sayıda temel fiziksel konstant (değişmez) mevcuttur (yerçekimi, elektromanyetik kuvvet, nükleer etkileşim, Dünya'nın yarıçap oranının Güneş'e olan mesafesi vs.). Dünya‘nın farklı ülkelerindeki matematikçilerin, fizikçilerin ve astrofizikçilerin araştırması sonucu – I.L. Rosenthal, V.A. Nikitin, S. Weinberg, R. Breuer, F. Dyson, D. Polkinghorne, D. Barrow, F. Tripler, D. Gin ve diğerlerin araştırmaları - bunlardan herhangi birinde en ufak bir değişiklik olması, Evrenin yıkımına yol açacağını göstermektedir. Bu alanda yapılan araştırmalar bilim adamlarına, Evreni yöneten Akılüstü bir Varlığının olduğu sonucuna götürmüştür. XX yüzyılın büyük fizikçisi Nobel ödülü sahibi Arthur Compton diyor ki: "İnanç, Yüce bir Aklın, Evreni ve insanı yarattığı bilgisi ile başlar. Benim, buna inanmam zor değildir, çünkü bir planın olduğu ve dolaysıyla [Yüce] Aklın olduğu gerçeği reddedilemez. Gözümüzün önünde Evrende gelişen düzen en büyük ve yüce gerçeğini kanıtlamaktadır: "Başlangıçta Tanrı vardı." Albert Einstein, Max Planck, Charles Darwin, C. Flammarion, N.İ. Pirogov, Jules S. Dyushezn, F.Crick, A.D. Saharov, P.P. Garyaev ve dünyadaki diğer pek çok bilim adamı farklı zamanlarda buna benzer açıklamalarda bulunmuşlardır. Fiziksel dünya" kavramı. Günümüz toplumunda, görebilen, dokunabilen, incelenebilen, kendisini oluşturan parçalara ayırabilen sadece fiziksel dünyanın var olduğu görüşü mevcuttur, böylece tüm faaliyet bu dünya ile sınırlıdır. Bununla beraber bilim adamları fiziksel dünyanın "buzdağının yalnızca su üstündeki parçası" olduğunu ispatlamışlardır. Nobel ödülü sahibi İtalyan fizikçi C. Rubbia, görünürdeki maddenin tüm Evrenin sadece milyarda bir bölümünü oluşturduğunu savunuyor. Evrenin çok daha geniş olduğunu ve bilim adamları onun içinde yeni yaşam seviyelerin mevcut olduğuna dair kanıtlar sunuyorlar. Rus bilim adamı S.V. Zenin maddenin, enformasyon ve faz halinin keşfi, İngiliz fizikçi D. Bohm tarafından geliştirilen Evrenin holografik teorisi, Rus bilim adamları G.İ. Şipov, A.E. Akimov’un fiziksel vakum ve torsiyon teori alanların keşifleri, Evrenin çok katlı yapısını ve onun akıllı yönetiminin varlığını gösterir. "İnsan" Kavramı. Tüketim toplumunda, insan maddi dünyanın bir parçası olarak kabul edilir. Onun bir "başlangıcı" (doğumu) ve bir "sonu" (ölümü) vardır - tıpkı fiziksel dünyadaki herhangi bir nesnenin veya sürecinin bir başlangıcı ve sonu olması gibi. Çoğu insanların bakışına göre, insan tek bir hayat yaşadığı için bu tek hayatını, tüm keyiflerden faydalanarak yaşamak gerekmektedir. Tek bir hayatta mükemmeliyete erişmek mümkün değildir, bu yüzden iç kısıtlamaları ve disiplini şart koşan yüksek ahlaka doğru çabalamak anlamsızdır. Bununla beraber Evren, varoluşun farklı planlardaki karmaşık çok katlı bir sistem olduğunu dikkate alırsak, canlı bir organizma olarak insan da çok boyutludur. Kirlian etkisine dayanan K.G. Korotkov tarafından geliştirilen GDV bilgisayar teknolojisi insanda, düşüncelerini ve duygularını yansıtan enerji bileşeninin var olduğunu açıkça göstermektedir.İnsan ölümlü parçası dışında birçok bedenlenme boyunca evrimleşen ölümsüz bir parçaya sahiptir. Birçok yaşam boyunca kişi deneyim kazanıyor, en iyi niteliklerini geliştiriyor, etki tepki bağlantısına uygun olarak, yalnızca tek bir yaşamda değil önceki hayatlarında da yaptığı davranışlarının meyvelerini toplamaktadır. Eğer insan yalnızca bir kere yaşamadığını bilseydi, ahlaksız bir davranışta bulunmadan önce derin derin düşünürdü. Eğer önceki bedenlenmelerinde birilerini kırmış, aşağılamış, kandırmış ve öldürmüş ise bir sonraki bedenlenmesinde kendisi kırılacak, aşağılanacak, kandırılacak ve öldürülecektir. 1960 yılından bu yana reenkarnasyon konularla ilgili gelişen bilimsel yaklaşım, 1980 yılında geçmiş" yaşamlarını inceleyen, aralarında İngiltere’den, Almanya’dan, ABD’den, Rusya’dan ve farklı ülkelerden bilim adamların bulunduğu Uluslararası "geçmiş" yaşamları araştırma ve terapi derneği, geçmiş yaşam anılarıyla ilgili binlerce vaka belgelemiştir. Örneğin, Amerikalı doktor, prof. I. Stevenson 40 yıl boyunca çocukların geçmiş yaşam anılarıyla ilgili 3.000 vaka incelemiştir. Anaokullarında ve okullarda Evrenin yalnızca bu iki Yasa öğretilse: Etki tepki Yasası ve insanın ölümsüz parçasının yeniden dünyaya gelmesi - bir ya da iki nesilde toplumu radikal bir biçimde değiştirirdi ve onu ahlaki yola yönlendirirdi. Üç temel kavramları ayrıntılı inceleyerek, diğer kalanları (ilk üçü dâhil olmak üzere) netlik ve kısalık bakımından tabloya yerleştirilmiştir.
III. Toplumun ahlaki krizden çıkış yoluAhlaki ilkeleri baz alarak inşa edilen devletler daima sosyal, ekonomik ve siyasal bir üstünlüğe sahip olmuşlardır, bu ise zenginliğin ve refahın büyümesine yol açmıştır. Bu yüzden her türlü krizden tek çıkış yolu - halkın ahlakını yükseltmektir. Bir insan gittikçe daha ahlaklı hale geldiğinde, otomatikman ahlaksız olan her şeyden vazgeçmeye başlıyor. Şu anda medya, en faziletsiz örnekleri yayarak insanların en bayağı arzularına göre ayak uydurmuş konumdadır: kabalık, şiddet, cinsel istismar ve sapıklık vs. Bununla birlikte devlet, sigaraya ve alkole karşı kampanya başlatmak için en üst düzeyde kendinde güç bulmuştur. Bir sonraki adım, daha yüksek, daha ahlaki, güzel sanat ve kültürel örneklerin, TV ekranlarına, radyoya, tüm yayınların sayfalarına nüfuz ederek, bayağılığın, kabalığın, şiddettin insanların bilincinde ve dolayısıyla tüm kamusal yaşamın alanlarında yavaş yavaş (yasaklayarak değil) yerini almasıdır. Halkın bilincine Tanrı kavramı, Evrende var olan Yüce Ahlak yasaya uyma anlayışı yerleştirilmelidir. Ahlakın canlandırılması mümkün olan her yolla, her düzeyde yayarak ulusal bir program, ulusal bir ideoloji olmalıdır. Dış dünya bilincimizi yansıtan sadece bir aynadır. Mükemmel bilinç mükemmel bir dünyaya denktir. Şerefi, samimiyeti, iyiliği, tevazuuyu, yardımseverliği vs. gibi ahlaki kavramları devlet düzeyinde yaymak gereklidir. Devlet düzeyinde “sizler ahlak sahibi insanlarsınız, sizler iyiliğe ve esenliğe doğru çabalamalısınız”, Çevrenizdeki her şey sizin mükemmelleşmeniz sayesinde dönüşmelidir! " söylemek gerekli. Ve birkaç yıl sonra durum değişmeye başlayacaktır. Program çok basit de olabilir, "Ben ahlakı destekliyorum!" "Ben vicdanıma göre yaşıyorum!". Her ülke ahlakın kalesi haline gelmelidir! Gelin ortak çalışmalarla ahlakı hayatın temel ilkesini yapalım! A.V. Biçkov, "AHLAK İÇİN!" Uluslararası Toplumsal Hareketi Başkanı T.N. Mikuşina, sosyal aktivis M.L. Skuratovskaya, pedagojik bilimler doktoru, profesör. E. Y. İlina, yazar ![]() |